Serbest piyasa mı, serbest plaza mı?

İnsanoğlu varoluşundan bugüne ister bilinçli, ister bilinçaltı çalışmalarla olsun, sürekli olarak ekonomiyi modellemeye çalışıyor.

Özellikle 19. ve 20. yüzyıllar bu tartışmaların çok hararetli yaşandığı dönemler oldular. 20. yüzyıl komünizm etrafında toplaşan piyasanın sıkı denetim altında tutulmasını öngörenlerle, kapitalizm etrafında toplaşan piyasanın serbest bırakılması ve iç dinamikleri ile dengeye gelmesini beklenmesini öngören iki ana kutbun mücadelesine tanık oldu. 20. yüzyılın sonuna yaklaşırken, 1989'da Berlin Duvarı yıkıldı ve komünist blokun çözülmekte olduğunu haber verdi. Piyasayı denetleme yerine piyasaya hükmetme çabası içine girmenin faturasını ödediler. Kısa süre içerisinde piyasayı denetlemek üzerine kurulu ekonomi uygulayan devletler bu modeli sürdüremez duruma geldiler ve serbest piyasa modeline geçiş yapmaya başladılar.

Aradan geçen çeyrek yüzyıl sonunda görüldü ki, aslında piyasanın iç dinamikleri ile dengeye gelmesini bekleme iddiası taşıyan blokta da durum pek böyle değilmiş. Serbest piyasa ekonomisi, serbest piyasa ekonomisi diye sayıklayıp duranlar, aslında serbest plaza ekonomisi peşinde koşuyorlarmış. Plazalarda paylaşılan kamu hibeleri, plazalarda imzalanan satın alma garantili devlet ihaleleri, plazalarda yapılan toplantılarda siyasi partilere genel başkan tayin etmeler, plazalarda yapılan oylamalarda olimpiyatların kime verileceğine karar vermeler...

Serbest piyasa oldu serbest plaza...
21.01.2020 Geni
1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın